Yapay Zeka, insanlık için şimdiye kadarki en iyi ya da en kötü şey olacak
Elon Musk
Yapay Zeka : İnsanın evreni ve doğayı anlama çabasında kendisine yardımcı olabilecek daha zeki, insan ötesi varlıklar hayalinin bir ürünü. İnsan zekasından bağımsız hareket edecek bir olgu yüzyıllardır insanlığın hayallerini süslüyor desek yanlış olmaz.
Öğrenebilen ve insandan bağımsız hareket edebilecek yapay zeka kavramına olan yönelimler, insanın evreni ve doğayı anlama çabasında kendisine yardımcı olabilecek belki de kendisinden daha zeki, insan ötesi varlıklar meydana getirme hayalinin bir ürünü.
Modern Yapay Zeka (AI) çalışmaları ise, insanın bilişsel yeteneklerini taklit etmeyi amaçlayan bir dizi bilimsel teori ve matematiksel mantık, istatistik, olasılıklar, hesaplama nörobiyolojisi, bilgisayar bilimi gibi teknikleri içeren genç bir disiplin.
İdealize edilmiş tanımlamayla Yapay Zeka, insan zekâsına özgü olan, algılama, öğrenme, çok sayıda kavramı bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarım yapma ve karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergilemesi beklenen yapay bir işletim sistemi. Bu sistem aynı zamanda düşüncelerinden tepkiler üretebilmeli ve bu tepkileri fiziksel olarak dışa vurabilmeli.
Kısa ifadeyle yapay zeka;”insan zekasının makinelerle simüle edilmesi, bir başka anlatımla “benzeştirilmesi” diyebiliriz.
Yapay Zeka Kavramı Nasıl Ortaya Çıktı?
“Yapay zeka” kavramının geçmişi, modern bilgisayar bilimi ile paralel. “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu ortaya atarak, makine zekasını tartışmaya açan Alan Mathison Turing, yapay zeka fikrinin kurucusudur demek yanlış olmaz. 2. Dünya Savaşında Nazilerin Enigma makinesinin şifresini çözmeye çalışan Turing, Boole cebrine dayanan veri işleme mantığıyla oluşturduğu bilgisayar prototipleriyle Makine Zekası kavramının babası.
1950’nin başında John Von Neumann ve Alan Turing, makine öğreniminin arkasındaki teknolojinin mucitleri oldular. Bu iki araştırmacı, çağdaş bilgisayarlarımızın mimarisini kurarken, aynı zamanda bunun programlanan şeyi çalıştırabilen evrensel bir makine olduğunu gösterdiler.
1956’da Hannover’de gerçekleşen bir konferansta John McCarthy ,‘yapay zeka’ terimini, resmi olarak dile getirdi. MIT’den bilim adamı Marvin Minsky ve konferansa katılanlar, bir nesil içinde “yapay zeka” yaratma sorununun büyük ölçüde çözüleceğini düşünüyorlardı. Ancak yapay zekaya ulaşmak sanıldığı kadar kolay değildi. Hükümetin bu alana olan ilgisi ve finansal desteğini geri çekmesiyle, Yapay Zeka bir süre daha dikkatlerden uzak kaldı. 1957’de ekonomist ve sosyolog Herbert Simon’un gelecek 10 yılda yapay zekanın satrançta insanı yeneceği kehaneti ancak 30 yıl sonra gerçekleşti.
Sembolik ve Sibernetik olmak üzere iki farklı ekol ortaya çıkmışsa da; iki akımın da uğradığı başarısızlıklar nedeniyle, 1974-80 yılları arasında “Yapay Zeka (AI) Kışı“ denilen bir dönemin yaşandı. Gel gelelim 1980’lerde İngiliz hükümeti, Japonların çalışmalarıyla rekabet etmek için yeniden finansman desteği sağlamaya başladı. Her sorunu çözecek genel sistemler yerine, belirli bir uzmanlık alanındaki yönelik programları kullanma fikri bir hareketlenme sağladı. Ancak genel amaçlı bilgisayarlar pazarının çöküşü ve hükümet finansmanının azalmasıyla 1987-1993 yılları arasında bir daha yapay zeka kışı yaşandı. 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren, çalışmalar tekrar hız kazanmaya başladı.
Nihai kullanıcının yapay zekayla ilk tanışması 1997’de IBM’in geliştirdiği Deep Blue ile oldu. Dünyaca ünlü Rus satranç ustası Garry Kasparov’u canlı yayınında yenen Deep Blue bir anda tüm dikkatleri üstüne çekti. 2011 yılında IBM’in yapay zekası Watson, yarışma programı Jeopardy’de şampiyonlar Brad Rutter ve Ken Jennings’i yenerek adından söz ettirdi. 2017 yılında Sophia adlı robota Suudi Arabistan Krallığının pasaport vermesiyle Yapay Zeka tüm dünyanın gündemine bomba gibi düştü.
Günümüzde Yapay Zeka
Uzun yıllardır hayatımızın değişmez bir parçası, yaşamımızı kolaylaştıran Yapay Zeka çok farklı ortamlarda hep bizimle. İşte bunlardan bir kaç tanesi:
Otomatik Çeviri
Başta Google Translate olmak üzere, arama motorlarının sunduğu çeviri hizmeti tam olarak bir yapay zeka ürünü. Bir cümleyi, orjinaline en yakın şekilde çeviren bu sistem hala geliştirilme aşamasında. Ancak kısa sürede tam performans göstereceğini tahmin etmek güç değil
Önerici Sistemler
Kullanıcıların geçmiş davranışlarına dayanarak yeni içerik önerilmesi. Örneğin, sosyal medya sitelerinde yeni arkadaş, mağazalarda başka bir ürün, gazetede başka bir haber önerileri.
Sohbet Robotları
Türkçe’ye sohbet robotları olarak çevrilmiş chatbotlar, dialog bazlı ve günlük hayatta en çok kullanılan modellerden bir tanesi. Banka işlemleri, uçak bileti rezervasyonları, online alışverişlerdeki yardım masaları gibi bir çok alanda karşımıza çıkıyor.
Sanal Asistanlar
Siri, Bixby, Alexa, Cortana ve Google Assistant gibi uygulamalar, konuşulan kelimeleri metne dönüştürüyor ve belirli komutlarla eşleştiriyor. Yapay zeka, dijital asistanların konuşma dilindeki nüansları anlamalarına ve insan benzeri sesleri sentezlemelerine yardımcı olarak, kullanıcı tercihlerine göre çözümleri geliştiriyor. Bu çözümleri, kullanıcının özellikleriyle birleştirip, kişiselleştiriyor.
Regresyon Analizi
Bir değişkenin gelecekteki değerinin, geçmiş verilere dayanılarak tahmin edilmesi. Ekonomik öngörüler, üretim öngörüleri, borsa, döviz kurları, altın vb yatırım araçları için regresyon analizi sıkça kullanılıyor. Elde edilen tutarlı ve gerçekleşme olasılığı yüksek bilgilerle stratejik planlamalar yapılıyor.
Sinyal İşleme
Ses ve görüntü gibi verilerden bilgi çıkarımı yapılması esasına dayanan Sinyal İşlemenin karşımıza sıklıkla çıktığı alanlardan bir tanesi yüz tanıma. Telefon kilitlerini açmak, ödeme yapmak, alarm sistemlerini kurmak, suçluların tespiti, sağlık verilerinin kaydı gibi güvenlik öncelikli tüm alanlarda kullanılıyor. Ancak yüz tanıma teknolojisinin kullanılabilirliği, mahremiyet, güvenlik ve sivil özgürlüklerle ilgili endişelere de yol açıyor. Yapay zekanın bu kadar kuvvetli olduğu günümüz dünyasında, bu teknolojileri kullanmama tercihi nereye kadar sürebilir orası ayrı bir soru işareti.
Sürücüsüz Araçlar
İlk olarak havacılık sektöründeki kısıtlı bir kitlenin hizmetindeki sürücüsüz araçların, yakın gelecekte daha geniş kitlelerce benimseneceği ve kullanılacağı bir gerçek. Geliştirilen algoritmalar, kendi kendine giden arabaların çevrelerini anlamalarını, aracın etrafına yerleştirilmiş kameralardan gerekli bilgileri alarak; yol, trafik işaretleri, diğer arabalar ve insanlar gibi nesneleri algılamasını sağlıyor. Sürücüsüz araçlar sadece taşımacılıkta değil, tıbbi operasyonlar, uzay çalışmaları, maalesef ki savaşlarda da sıkça kullanılıyor.
Dijital Dünya ve Yapay Zeka
Pandemi nedeniyle ağır bir sarsıntı geçiren dünyada, insanların yaşayışları, beklentileri, öncelikleri hatta hayata bakış açıları değişti. Uygulanan yasaklar, yaşanan korkular, insanları dijital dünyanın parçası olmaya yönlendirdi. Google’ın yaptığı değişiklikler, Apple ve Microsoft’un ürün ve yazılımlarıyla ivme kazanan dijital teknoloji, sektörün oyuncuları için de büyük yenilikler getirdi. Dijital pazarlamada yapay zeka, hedefleme, bütçe yönetimi, veri analizi ve stratejik planlama vb bir çok alanda yol gösterici oldu. Öyle ki, yapay zeka yardımıyla, günümüz içgörülerini analiz ederek, gelecek rotamızı rahatlıkla çizebiliyoruz. Ancak yapay zekayı kullanırken de AKILLI olmak gerekiyor. Her ne kadar insan zekasından üstünse de göz ardı edemeyeceğimiz önemli bir gerçek var : şimdilik yapay zekanın duygusu YOK !!!! Bu yüzden, yapay zekayı araç olarak kullanabiliriz ancak hedef kitle insan olduğu sürece, yapay zekanın ancak işleyişi kolaylaştıran bir YARDIMCI AKIL olduğunu da unutmamamız gerekiyor
Dost mu Düşman mı?
Yazımıza Elon Musk’tan bir alıntıyla başladık. Son dönemde uzay çalışmalarıyla tekrar gündeme gelen Amerikalı girişimci, röportajlarında yapay zekaya temkinli yaklaştığını bir çok defa dile getirdi.
Yapay Zeka, aslında makinelerin sergileyebileceği mantık ve anlayış kapasitesi. Fakat, çoğu insanın zihninde, açıldığında insan ırkının kıyametini işaret edecek olan, adeta bir “Pandora’nın kutusu”. Makinelerin, insanlar için varoluşsal bir tehdit oluşturduğu fikri en az 60 yıldır var. Bilim Kurgu filmlerinin baş elemanlarından olan insanınkinden üstün bir zekanın insanlığı ele geçireceği olgusu yıllardır işleniyor. Robotların yok etmeye çalıştığı insanlık senaryosu şimdilik uzak bir olasılık. Öte yandan yapay zekanın kitlesel işsizliğe neden olma ve ekonomik dengeyi bozma tehlikesi çok da uzak değil. Kimi teorisyenlerce yeni bir dünya savaşını tetikleyecek yapay zekanın insanları zihinsel ve fiziksel köleliğe sürükleme ihtimali korkular arasında. Bu endişeler ve çekinceleri ortadan kaldırmak üzere, etik değerleri oluşturmak ve izlenecek yönergeleri belirlemek için, Google, IBM, Microsoft, Facebook ve Amazon gibi dev teknoloji şirketleri bir araya gelerek, yapay zeka ve insanlık arasındaki bu mesafeyi kapatma amaçlı çeşitli çalışmalar yapıyorlar. Bu çalışmaların etik boyutlarını ise şimdiden kestirmek mümkün gözükmüyor.
Gelecek Nasıl Olacak?
İnsanlık, yüzyıllardan beri öğrenerek ve yenilikleri keşfederek evrimleşiyor. Kolektif öğrenim beraberinde, sayısız dil ve yazı geliştiriyor. Matematik, astronomi, tıp gibi bir çok bilimsel alanda nesilden nesile aktarılan bilgilerle toplum gelişmeye devam ediyor. . Geçmişten günümüze aktarılan bu bilgilerle, insanlığın daha iyiyi daha güzeli arayışı, yapay zekanın sunduğu imkanlarla örtüşüyor. Bu noktadan baktığımızda, yapay zekanın, gelecekte, hayatımızda çok daha fazla alanlarda karşımıza çıkacağı bir gerçek.
Süper yapay zeka yaratma çabası, insan ırkının sonunu getirebilir.
Stephen Hawking
Yapay zeka büyük bir güç. Ünlü astro fizikçinin bu öngörüsünün doğru çıkıp çıkmayacağı yine insanın elinde. Bu büyük gücün, insanlığın yararına mı yoksa zararına mı kullanacağı sorusunun cevabıysa şimdilik büyük bir gizem. Belki insanlık son demlerini yaşıyor belki de yapay zeka, yarının bilgisayarlarının sırdan bir özelliği olacak. Hep birlikte büyük bir heyecanla bu hızlı değişime ayak uydurarak yaşayacak ve göreceğiz.
Bilgi Paylaşınca Değerlidir